Tarihe mal olmuş liderler vardır.
Kimi hayırla, kimi nefretle, kimi de sevgi ve saygıyla anılır.
Bu durumu belirleyen de yaptıkları ve ardında bıraktıklarıdır.
Biraz tarihi okuduğunuzda, liderlerin yaptıklarına baktığınızda Atatürk’ün neden her geçen zamanda daha çok değer gördüğünü anlayabiliyoruz.
Tabi bunun için biraz tarihe bakmak, öğrenmek ve yaşama da gerçekçi bakmak gerek.
Sizlerle birkaç kısa örnek paylaşmak istiyorum.
Siz de o zaman Mustafa Kemal’in savaşları tesadüfen, hurra saldırarak, sadece cesaretle değil bilgiyle, tarihi ve savaş alanındaki coğrafyayı aynı zamanda meteoroloji de bildiğini göreceksiniz.
Metehan’ın, Japon tarihinde çok önemli yeri vardır. Özellikle Japonya’yı işgal etmek için gittiğinde, bir gecede tüm donanmasının yok olması, birçok efsaneye de konu olmuş.
Düşünsenize. Milattan Önce her yeri işgal etmiş bir komutan ve Japonya’yı işgale gitmiş. Hem de 4.500 gemi ile kuşatmış Japonya’yı.
İşte ne olmuşsa o zaman olmuş.
Bir gecede bütün gemiler yok olmuş.
Bunca yıllık süreçte de gizem çözülememiş durumdaydı.
Japonlar için o gün çok özel bir gün olarak hâlâ anılan çok önemli bir gün.
Tam işgal edilecekken, bir gecede bütün düşman gemileri yok oluyor. Hem de az buz değil.
4.500 gemi.
Siz olsanız ne düşünürsünüz böyle bir durumda?
‘İlahi bir gücün gemileri yok ettiğini’ doğal olarak.
Japonlar da öyle düşünüyor ve o günü özel olarak anıyorlar.
Gizem bundan bir süre önce, denizaltı çalışmaları ileri aşamaya geldiği için çözülebilmiş.
Metehan, Ekim ayında kuşatmış Japonya’yı.
O tarihlerde özellikle geceleri denizde çok büyük dalgaların olduğu zamanlarmış.
4-5 metre yüksekliğinde olurmuş dalgalar.
Metehan bu küçük ayrıntıyı düşünmediği ve dikkate almadığı için Japonya’yı işgal edecekken kendi donanması yok olmuş.
On binlerce askeri de tabi ki.
Yani savaşacağın yerin hava durumunu ve coğrafyasını bilmek gerekiyormuş.
Bir diğer konu ise Napolyon ile ilgili.
Kurtuluş Savaşı’mızda (yanlış hatırlamıyorsam Anafartalar) civarında bir yeri tutması için bir tabur görevlendiriyor Mustafa Kemal.
Son kontrolleri yapmak için gidiyor ve bakıyor ki yüzbaşı askeri düşmanın geleceği tarafı en güzel görebileceği ve karşılayacağı yerde siperlere yerleştirmiş askerleri.
Bölgenin meteorolojisini ve coğrafyasını bilmeyen biri için harika bir yerde konuşlanmış durumda.
Mustafa Kemal yüzbaşıya, askerleri tam aksi tarafta konuşlanması için emir vermiş ve gitmiş.
Yüzbaşının anlatımı “Emri veren Mustafa Kemal olmasaydı, beylik tabancamla o an anlından vururdum. Çünkü o cepheyi boşaltmamız, düşmanın yolunu açmak anlamına geliyordu. O zaman düşmanı bir daha durdurmak mümkün olmayacaktı.
Bir kısım askeri orada bırakarak diğer askerleri Mustafa Kemal’in söylediği yere götürdüm. Bıraktığımız askerler düşmanı oyalayacak ve biz de yardıma yetişecektik.
Şafak sökerken düşman işgale başladığında, onlarla birlikte büyük bir toz bulutu da gelmeye başlamıştı.
Biz düşmanı arkadan kuşatarak yok ettik ancak orada bıraktığım askerlerimiz şehit olmuştu.
Mustafa Kemal geldiğinde bana tarihte birçok komutanı ve Napolyon’un da burada sabah çıkan bu toz bulutunu bilmedikleri için savaşı kaybettiler. Eğer siz de senin mevzilendiğin yerde kalmış olsaydınız, şimdi savaşı düşman kazanmış ve vatanın içlerine kadar yollarını açmış olurduk’ dedi. O zaman bir kez daha Mustafa Kemal’in dehasını ve bilgisini fark ederek büyük saygı duydum”
Enver Paşa Rusya’yı işgal etmek için 50 bin askerle kış günü yola düşünce, onca gencimizin donmasına neden olmuştu. Hepimiz biliyoruz.
Hitler de yine Rusya’yı işgal etmek için belki de tarihin en büyük askeri gücüyle yola çıkmış ve tıpkı Enver Paşa gibi doğayı umursamadığı için bütün askerleri donmuştu.
Tarihte bunlara benzer çok olay var ve komutanların bilgisizliği ve doğayı dikkate almaması nedeniyle savaşı kaybetmişlerdir.
Mustafa Kemal’in Çanakkale savaşlarında ve Kurtuluş Savaşı’ndaki başarısı, sadece cesaret değil coğrafyayı, havanın durumunu çok iyi inceleyerek ona göre hareket etmesindendir.
Tarihte benzeri olmayan bir lider olması da işte aklını kullanması ve her riski dikkate alarak o konuda bilgi sahibi olmayı bilmesindendir.
Kurduğu Cumhuriyet ve bize bıraktığı miras da işte onun aklını ne denli doğru kullandığının sonucudur.
Tarihteki liderleri ve Atatürk’ü kıyasladığımızda, aralarında dağlar kadar fark olduğunu görmek hiç de zor olmasa gerek.
Ve bir kez daha anlıyoruz ki Atatürk, Türk Milleti’ne ve İslâm âlemine Allah’ın bir lütfudur.